Büyük Türkçe Sözlük
* kendini beğenmiş bir davranışla ve buyururcasına söz söylemek.
* Gerekli gereksiz yerde söylenen, abartılı söz.
* göz korkutmak veya övünmek amacıyla abartılı konuşmak.
* yüksekten atana veya çalımlı bir tavır takınana karşı söylenen hafifseme ünlemi.
* Yellenme.
* Birdenbire ve gürültü ile.
* Cartadak.
* ölmek.
* Dolmuş uçak.
* Viyana'da oturan Alman imparatoruna verilen unvan.
* (baş için) Çok saçsız, çok tüysüz, hiç tüyü olmayan.
* Çırılçıplak, örtüsüz.
* bütün imkânları elinden alınmış olarak ortada kalmak.
* Casus.
* Ara bozmak amacıyla söz taşıyan kimse.
* Çaşıtlamak işi veya durumu.
* Casusluk yapmak.
* Çaşıt olma durumu, casusluk.
* Bir devletin veya bir kimsenin sırlarını başkasının hesabına öğrenmeyi üstüne alan kimse, çaşıt.
* Casus olma durumu, çaşıtlık.
* casus olarak çalışmak.
* Sert bir şeyin kırılırken çıkardığı ses.
* İki yolun veya iki derenin birleştiği yer, kavşak.