Büyük Türkçe Sözlük
* Bir şeyi önceden yapmak, geri bırakmakmak, öne almak, takdim etmek.
* Önceki zamanda, başlangıçta.
* Bir şeyin öbüründen önce olması durumu, takaddüm.
* Öne alınarak, daha önce olarak.
* Önceliği olan.
* Zamanda başlangıcı olmayan, ezeli.
* Öncesi olma durumu, ezeliyet.
* Başlangıcı olmadığı düşünülen zaman, ezel.
* Önde gidip haber ulaştıran kimse.
* Bir sanat veya düşünce akımını, çağına göre yeni bir görüşü başlatan kimse veya eser, müjdeci, avangart.
*...
* Geleneksel tiyatrodan ayrılan, kuruluş ve anlatım yönünden yenilikler getirmek isteyen oyun.
* Herhangi bir akımda veya dönemde birtakım yenilikler getiren tiyatro.
* Bir çıkarımın öncüller kümesini oluşturan önermelerden herhangi biri mukaddem.
* Bir tasımda sonucu hazırlayan ilk iki önermeden her biri...
* Kılavuzluk, öncülük yapmak.
* Ona göre, onun gibi.
* Öncü olma durumu.
* Önderlik.
* bir işi başlatmak, bir işin başlamasına önayak olmak.
* O zamirinin kalma durumu.
* Onda bir olarak alınan veya verilen ücret.
* Toprak ürünlerinden onda bir oranında alınan vergi, öşür, aşar.
* Temel olarak on sayısını alan, aşarî.
* Paydası 10 veya 10'un herhangi bir kuvveti olan kesir: 0,3 (onda üç), 0,15 (yüzde on beş), 0,007 (binde yedi) gibi.
* Payda olarak 10 veya 10'un herhangi bir kuvvetini alan kesirli sayı.
* Onda bir pay alarak çalışan kimse.