Büyük Türkçe Sözlük
* Bulgurla pişirilen pilâv.
* gereği yokken ivedi ve sürekli olarak dikiş, nakış gibi işlerle uğraşanlara şaka yollu söylenir.
* Bulgur yapmaya elverişli.
* Bulguyla ilgili, bulguya ait.
* Öğretilmek istenen şeyi, öğrencilerin kendilerinin bulmasını sağlayan öğretim yöntemi.
* Bkz. allak bullak.
* Bulmak işi.
* Çeşitli biçimlerde düzenlenen ve düşündürerek, aratarak buldurmayı amaç edinen oyun.
* Arayarak veya aramadan, bir şeyle, bir kimse ile karşılaşmak, bir şeyi elde etmek.
* Kaybedilen bir şeyi yeniden ele geçirmek.
* Varlığı...
* Özel veya resmî kurum ve kuruluşlar veya yetkili kişilerce herhangi bir durumla ilgili olarak süreli veya süresiz yayımlanan duyuru.
* Dergi.
* Bir şeyi bulan, bir buluş yapan kimse, kâşif.
* Gazları, mayınları, radyoaktif mineralleri, manyetik dalgaları bulmaya yarayan araç, detektör.
* Erin olma, baliğ olma, erinlik.
* Ergenlik çağı.
* erinleşmek.
* Bulundurmak işi.
* Var olmasını, hazır bulunmasını sağlamak.
* Eksik etmemek.
* Bulunmak işi.
* Bulmak işine konu olmak.
* Herhangi bir durumda olmak.
* (bir yerde) Olmak.
* Bulunmaz, eşsiz, benzersiz, güç bulunan.
* çok az bulunduğu ve çok değerli olduğu sanılan şey.
* Kazı veya araştırmalarla ortaya çıkarılmış olan, bazen de rast gelinerek bulunan eski çağlardan kalma eşya.
* Sokakta bulunup alınan çocuk.