Büyük Türkçe Sözlük
* Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların kalın bağırsağı.
* Bu bağırsağa ciğer, kıyma, pirinç veya bulgur doldurularak yapılan yemek.
* Soğuğun...
* Çok, iyice buruşmuş olan.
* Çok soğuk.
* Kıvrık bir sopaya benzeyen ve fırlatıldığında geri dönen, ağaçtan yapılma bir av aracı.
* Bumlamak işi.
* Lâstik tırnaklarının janta iyi oturmamasından dolayı jantın iç lâstik üzerine basması sonucu lâstik patlamak.
* Sıkıntı.
* Bu zamirinin yönelme eki almış durumu.
* birçok şey arasından, iyilerini seçmeye başlamışken önce beğenmeyip bıraktıklarını da sonradan, yeniden seçip alarak.
* Bunamış olan (kimse), ateh getirmiş olan (kimse), matuh.
* Bunağa benzer, biraz bunak.
* Bunağa yakışır (bir biçimde), bunak gibi.
* Bunak olma durumu.
* Doğal bir süreçte birdenbire oluşan aykırılık, bunluk, buhran, kriz.
* Tehlikeli sonuç doğurabilecek gerginlik, buhran.
* Bir hastalıkta...
* herhangi sebeple oluşan bunalımı yaşamak.
* ruhî bakımdan gerginlik veya sıkıntı içine girmek.
* Gerginlik, sıkıntı veren, gerginliği olan.
* Bunalmak işi veya biçimi.
* Bunalmak işi.
* Soluk alması güçleşmek.
* Çok sıkılmak, çok tedirgin olmak.
* Sıkıntı ı, iç sıkıntısı.