Büyük Türkçe Sözlük
* Boğucu, sıkıcı, sıkıntı veren.
* Bunaltılmak işi veya durumu.
* Bunalmasına yol açılmak.
* Bunaltmak işi.
* Bunalmasına yol açmak.
* Frengi, alkolizm gibi dış sebeplerden veya yaşlılık, damar tıkanması gibi iç sebeplerden ileri gelen, zihnî bağıntının kopması, ateh.
* Frengi, alkolizm gibi dış sebeplerden veya yaşlılık, damar tıkanması gibi iç sebeplerle zihnî bağıntı kopmak, ateh getirmek.
* Bunamak işi veya biçimi.
* Epey, çok.
* Bu kadar, bu denli.
* Bunun gibi.
* Bu zamirinin kalma durumu.
* olayın bir iç yüzü, durumun gizli bir yönü var.
* Bu zamirinin çıkma eki almış durumu.
* bundan sonra.
* bu en iyisidir, daha iyisi olamaz.
* Hindistan'da tek katlı, genellikle tahtadan yapılmış, veranda ile çevrili ev.
* Genellikle tahtadan yapılmış, tek katlı ev.
* Sıkıntı ılı.
* Bungun hâle getirmek.
* Bu zamirinin çoğul eki almış durumu.
* Sıkıntı ılı.