Büyük Türkçe Sözlük
* Önemi olan, mühim, ehemmiyetli.
* Önemli sayılabilecek kadar.
* Ciddî.
* Önemsemek işi.
* Önemli saymak, önem vermek, mühimsemek.
* Önemsenmek işi veya biçimi.
* Önemsenmek işi.
* Önem verilmek, üzerinde durulmak.
* Önemsemek işi veya biçimi.
* Önemi olmayan, ehemmiyetsiz.
* Önemli sayılmayacak kadar.
* Önemsiz olma durumu.
* Meclis, kongre gibi resmî bir toplantıda, herhangi bir konu veya sorunla ilgili olarak bir önermede bulunmak için, üyelerden biri veya birçoğu...
* bu tür bir yazıyı ilgili meclis veya kongre başkanlığına sunmak, takrir vermek.
* Bir sorunu çözmek üzere öne sürülen görüş, düşünce, teklif.
* önermek, teklif etmek.
* Önermek işi veya biçimi.
* Önermek işi.
* Kabul edilmesi için öne sürülen düşünce, teklif.
* Bir savı öne süren veya bir durumu dile getiren cümle, belli bir yorumda belli...
* Bir sorunu çözmek üzere bir şey öne sürmek, teklif etmek.
* Şartlı bir önermenin şartı anlatan ön bülümü: "Duman çıkıyorsa ateş vardır" sözünde "duman çıkıyorsa" şartı bir önertidir.
* Avcıların av beklemek için taşyığınlarından yaptıkları pusu, evsin.
* Sürek avında pusuda av bekleyen avcı.