Büyük Türkçe Sözlük
* Bazı spor dallarında yarışmacıların ağırlığı ile sınırlandırılan kategori, başağırlık.
* acı, dokunaklı, sözler söylemek.
* Kişinin onuruna dokunan, dayanılması güç söz.
* Bazı nükleer reaktör tiplerinde nötron yavaşlatıcısı olarak kullanılan, içinde hidrojen atomları yerine döteryum izotopları bulunması sonucu...
* Güçlü, ünlü, tanınmış kimse.
* Uyanılması güç, derin uyku.
* Motoru, ağır yük veya birden fazla römork taşımak amacıyla güçlendirilmiş kamyon ve benzeri araç.
* Ağır vasıta sürücülerine verilen kullanma belgesi.
* Kalın yağ.
* Davranışları ölçülü, olgun (kimse), vakur, ciddî.
* Ağırbaşlı olma durumu, vakar, ciddiyet.
* Oldukça ağır.
* Ağır olarak.
* bir işi gereken süre içinde bitirmemek.
* bir işi gönülsüz, isteksiz yapmak, geciktirmek.
* Hippokrates'in ortaya attığı ağır canlılık, soğukluk, kolayca duygulanmayış gibi nitelikleri kendinde toplayan kişilik tipi.
* Bkz. ağır canlı.
* Ağırlamak işi, ikram, izaz.
* Gelin veya güvey karşılanırken çalınan kıvrak bir hava.
* Konuğa saygı göstererek onun her türlü rahatını, ihtiyacını sağlamak, ikram etmek, izaz etmek.
* Ağırlanmak işi.
* Ağırlamak işine konu olmak.
* Ağırlaşmak durumu.