Büyük Türkçe Sözlük
* Ölçülerinin toplamını 180° ye çıkaran açılardan her biri.
* Bütünleşmek işi.
* Bütün duruma gelmek.
* Bütünletmek işi.
* Bütün durumuna getirmek, tamamlatmak.
* Bütün durumuna getiren, mütemmim.
* Bütünleme işini yapan.
* Bütün olma durumu.
* Bütün niteliğinde olan, bütünle ilgili, total.
* Bütün olma durumu.
* Boyut.
* Uzunluk.
* Daha çok sığırlara saldıran, onların kanını emen, vızıltılarıyla tedirginlik yaratan sokucu sinek (Hypoderma bovis).
* Büve.
* Bkz. Büğet.
* (istasyon, tiyatro, sinema gibi yerlerde) Yiyecek ve içecek satılan küçük büfe.
* Dondurmak, çok üşütmek.
* Buymak işi.
* Soğuktan donarak ölmek.
* Çok üşümek.
* Yatakta ısınmak için kullanılan sıcak su torbası.
* bir kimse başka bir kimsenin isteklerini ister istemez yerine getirmek zorunda olmak.
* Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, emir, ferman.
* Egemenlik.