Büyük Türkçe Sözlük
* Büyük olma durumu, ululuk.
* Büyüklere yaraşır bağışlayıcı davranış.
* gönül ululuğu göstermek.
* Kendini olduğundan daha büyük ve önemli görme, gösterme hastalığı, megalomani.
* gururlanıp üstünlük taslamak.
* kendini üstün görmeye çalışmak, böbürlenmek.
* Büyüksemek işi.
* Büyük olduğunu kabul etmek.
* Büyük gibi, büyümüşe benzer.
* mirasın önce büyüğe, o ölünce kalanların en büyüğüne geçmesi kuralı, ekber evlât hakkı.
* Büyülemek işi.
* Büyü ile etki altına almak.
* Etkisi altına almak, birini kendine bağlamak, teshir etmek.
* Büyülenmek işi veya biçimi.
* Büyülenmek işi.
* Büyülemek işine konu olmak.
* Etkileyen, çekici niteliği olan.
* Sürekli büyüleyici ve etkileyici olma.
* Büyülemek işi veya biçimi.
* Fotoğraf ve resim büyültmeye, büyültüp basmaya yarayan aygıt, agrandisor.
* Büyültmek işi.
* Fotoğraf ve resimlere boyut kazandırma işlemi, agrandisman.
* Bir şeyi büyük duruma getirmek, büyütmek.
* (resim, harita gibi şeyler için) Daha büyük örneğini yapmak.
* Abartmak.