Büyük Türkçe Sözlük
* Ün, san, şöhret.
* Gösteriş, gösterişlilik.
* İnsan gırtlağından makamla çıkan ve perde ayrımlarıyla çeşitli duyumlar uyandıran ses dizisi.
* Ün, şan, şöhret.
* Saygı veya belirtme sözü, unvan.
* Herhangi bir şeyi, neyse o yapan nitelik, kip karşıtı.
* ün salmak.
* Sen zamirinin yönelme durumu.
* sana sert davranana sen yumuşak davran.
* kişi kendi işini kendisi yapmalıdır.
* söylediğim şeyi sen bilmiyorsun, ama doğrudur, ben biliyorum.
* Gerçekte yeri olmayıp, zihinde tasarlanan, mevhum, farazî, tahminî.
* Negatif bir sayı üzerinde alınan ve ikinci kuvvetten bir kök taşıyan...
* Karmaşık sayı.
* Bir duygunun, tasarının veya güzelliğin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık.
*...
* Bkz. sanatçı.
* Sanat çevresinin oluşturduğu atmosfer.
* Endüstrinin türlü dallarına ve küçük sanatlar alanına bilgili usta işçi ve teknisyen yetiştirmek amacını güden öğretim kurumu.
* Bkz. sanat adamı.
* Yaratıcılık ve ustalık sonucu ortaya çıkan üstün ve değerli eser.
* Sanat eserlerinin üretildiği veya sergilendiği yer.
* (kazanç düşünülmeden) Salt sanat kaygısıyla yapılan film.
* Ağırlıklı olarak sanat dallarında eğitim veren okul.
* Güzel sanatların herhangi bir dalında yaratıcılığı olan, eser veren (kimse), sanatkâr.
* Sinema, tiyatro, müzik gibi sanat eserlerini oynayan...
* Sanatçı olma durumu.