Büyük Türkçe Sözlük
* Birleşiminde kalsiyum bulunmayan.
* Namussuz.
* Şarlatan, yalancı, hileci.
* Kaltaban olma durumu.
* Kaltabanca davranış.
* Üzeri meşin, halı gibi şeylerle kaplanmamış olan eyerin tahta bölümü.
* Kuskunsuz eyer.
* İffetsiz, namussuz kadın.
* Kaltaklık yapan kimse.
* Toplumca hoş karşılanmayan davranışlarda bulunan kadının durumu.
* Böyle bir kadına yakışır davranış.
* Arapça evet dediler anlamında.
* Dünya kurulalı beri, çok eskiden beri.
* Kalvenizmi benimseyen.
* Tanrı ile kul arasına hiçbir otoritenin giremeyeceğini, Hristiyanlığın eski sadeliğine dönmesini savunan I. Calvin tarafından ileri sürülen...
* Kalvencilik.
* Sadeyağ ile pişirilen bir çeşit kabak veya patlıcan yemeği.
* Yelkenle ve kürekle yol alan savaş gemilerinin en büyüğü.
* Kalyon eri.
* Deniz eri.
* Bkz. şaman.
* Dilek.
* Zevk, mutluluk, tat.
* Umduğunu ve istediğini elde etmek, dilediği biçimde zevk almak, keyfini çıkarmak.
* Silâh olarak kullanılan, ucu sivri, iki ağzı da keskin uzun bıçak.
* Açılmış olan boşluklarda tavan ve yanlardan taş veya cevher parçalarının...
* Oyunda yenmek.
* Kama yapan veya satan kimse.
* Top kaması yapan veya onaran kimse.