Büyük Türkçe Sözlük
* Gevrekçinin işi veya mesleği.
* Gevrek olma durumu.
* Gevremek işi.
* Kolay kırılır duruma gelmek.
* Ekin olgunlaşmak.
* Gevretilmek işi.
* Gevremek işi yapılmak.
* Gevretmek işi.
* Bir şeyin gevremesini sağlamak.
* Sıkı veya gergin olmayan, gevşemiş olan.
* İlgisiz, kayıtsız.
* Cansız, hareketsiz, iradesiz.
* Geveze, boşboğaz.
* Üzerinde vurgu olan bir ünlüden sonra, ünsüzle başlayan bir hecenin gelişiyle zayıflayan vurgu.
* Gevşek olma durumu.
* İlgisiz, kayıtsız davranış.
* Uyuşukluk, kesiklik, rehavet.
* Gevşemek işi.
* İsteğin, çabanın, ciddiyetin azalması.
* Yüreğin atmasında kasılmadan sonra gelen dinlenme ve içine kan dolma dönemi.
* Gerilen...
* Sertlik ve gerginliği bozulmak.
* Çözülmek.
* Yumuşamak, yatışmak, sakinleşmek.
* Para piyasasında değer yitirmek.
* Sevmek, hoşlanmak.
* Gevşetilmek işi.
* Bir şeyin gevşemesini sağlamak, bir şeyi gevşek duruma getirmek.
* Gevşetmek işi.
* Sertlik ve gerginliğini bozmak.
* Rahatlatmak, sakinleştirmek.
* Gevşemek işi veya biçimi.
* Geyikgillerden, erkeklerinin başında uzun ve çatallı boynuzları olan memeli hayvan (Cervus elaphus).
* Karısının veya bir kadın yakınının...