Büyük Türkçe Sözlük
* Şangırdamak işi.
* (tabak, bardak vb. için) Bir yere veya birbirine çarparken, kırılırken gürültülü ve çınlayıcı ses çıkarmak.
* Şangırdatmak işi.
* Şangırdamasına sebep olmak.
* (tabak, bardak vb.) Bir yere veya birbirine çarparken, kırılırken çıkan ses.
* Sanmak durumu veya sonucu, zan, zehap.
* Volkanik kayaçlarda bulunan ortoz feldspat türü.
* Suçlu olduğu sanılan (kimse) maznun.
* Sanık olma durumu.
* Sanılmak işi.
* Düşünülmek, olabileceğine inanılmak, zannedilmek.
* yenilgiyi kabul edememek.
* bir şey onun büyüklüğüne, karakterine uygun olmak, yaraşmak.
* sanmak, zannetmek.
* Bir dakikanın veya bir derecenin altmışta biri.
* Fizik ve mekanikte zaman birimi.
* Bir saniye süresinde olan, bir saniye kadar süren.
* Yanardöner, janjan.
* Yanardöner olan, janjanlı.
* Motorlu taşıtlarda hız değiştirmek için, motorun yükünü azaltarak arabanın hareket etmesini sağlayan dişliler topluluğu, vites kutusu, şanzıman.
* Soru cümlelerinde belirtilen konuya ilgiyi çekmek veya uyarıda bulunmak için kullanılır.
* Sorulu olmayan cümlelerde anlatılan düşüncenin...