Büyük Türkçe Sözlük
* Çeşitli gösterilerin yapıldığı eğlence yeri.
* Meyhane.
* Daha çok güncel konuları iğneleyici, yerici, taşlayıcı biçimde ele alan skeçlerin oynandığı, monologların, şarkıların ve şiirlerin söylendiği...
* Kabare oyuncusu.
* Kabare işletmek veya kabarede oynamak işi.
* Kabarmış olan.
* Çıkıntısı olan, tümsekli.
* Gelgit olayında, sular yükseldiğinde denizin durumu.
* Kabarık olma durumu, şişkinlik.
* Kabarmak işi veya biçimi.
* Kabarmak işi.
* Duygulanma.
* Kendini üstün görme, büyüklük taslama.
* Ay ve Güneş'in çekim etkisiyle, büyük denizlerde suların yükselmesi, met.
* Ağırlığı artmadan hacmi büyümek.
* (sıvılar için) Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak.
* Niceliği artmak, büyümek.
* Şişmek...
* Tümsek, çıkıntı, kabarmış yer.
* Kabartma maddesi, kabartma tozu.
* Kabartısı olan.
* Belirgin.
* Kabartmak işi.
* Bir biçimin veya bir süslemenin düz yüzey üzerindeki çıkıntısı.
* Kil, alçı, taş gibi işlenebilir gereçleri girintili çıkıntılı...
* Pasta, çörek vb. hamur işlerinde kabarmayı sağlayan toz, sodyum bikarbonat.
* Kabarmasını sağlamak, kabarmasına yol açmak.
* Toprağı tırmık vb. bir araçla karıştırmak, alt üst etmek, yumuşatmak.
* Kabartması olan.
* Biçim verilecek bir maddenin gereksiz bölümlerini gidermek.
* Bir yeri veya bir şeyi gelişigüzel, üstünkörü temizlemek.
* Olabilir, mümkün.
* Kaçırmak işini yaptırmak.
* Birinin kaçırılmasına sebep olmak.* Türlü, gibi, benzer.
* Tür, cins.
* İmkânsız, imkânı yok.