Büyük Türkçe Sözlük
* Borcun ödeneceğine dair, alacaklıya parayla sağlanan güvence.
* Kredi kullanılması durumunda güvence olarak gösterilen nakit değer.
* Mal veya hizmet yerine para olarak ödenen vergi.
* Para olarak yapılan yardım.
* Peygamber soyundan olanların işlerine bakmak üzere kendi aralarından atanan görevli.
* Bir yerden alıp başka bir yere iletme, aktarma, taşıma, geçirme, aktarım.
* Göç, taşınma.
* Anlatma, söyleme, hikâye etme.
* Bir görevden başka...
* Taşıyan, aktaran, geçiren.
* Anlatan, hikâye eden.
* İletken.
* Bkz. nakletmek.
* Taşıma aracı, taşıt.
* Bir kavmin veya kabilenin başkanı yahut onun vekili.
* Bir tekkede en yaşlı derviş veya dede.
* Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan.
* Özrü, kusuru olan.
* Eksi.
* Genellikle kumaş üzerine renkli iplikler veya sırma ve sim kullanarak elle, makineyle yapılan işleme.
* Özellikle duvar ve tavanları süslemek...
* Çeşitli motifleri kumaş üzerine işlemek için pamuk, ipek, yün veya başka maddelerden hazırlanan sırma, sim gibi özel iplik.
* kumaş üzerine renkli iplikler, sırma veya sim kullanarak işleme yapmak.
* Nakış işleyen özel olarak yapılmış makine.
* Eksiklik, kusur.
* Nakış yapan kimse.
* Nakış yapma işi.
* Nakışlamak işi.
* Nakışla bezemek, işlemek.
* Nakışı olan.