Büyük Türkçe Sözlük
* Küçük çocuk.
* Geçen, önceki, eski.
* Geçmiş bulunan şey, geçmiş bulunan olay.
* Geçmişte işlenmiş, mahkemece ispatlanıp cezalandırılmış olan suç.
* Adlî sicilden verilen bilgiye göre bir kimsenin sabıka durumunu gösteren yazı.
* Sabıkası olan.
* Sabıkası olmayan.
* Acı, yoksulluk, haksızlık gibi üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi dayanç.
* Olacak veya gelecek bir şeyi...
* sabretmenin zor bir iş olduğunu ancak güzel sonuç verdiğini anlatır.
* Bkz. sabretmek.
* Çok sabırlıkimse.
* Sabır göstererek, sabırlı davranarak.
* Sabır gösteren, katlanan, sabreden.
* Sabır göstermeyen, sabrı olmayan.
* Sabırsızlanmak işi veya biçimi.
* Sabırsızlanmak işi.
* Sabırlı davranmamak, sabırsızlık göstermek.
* Sabır göstermeme, sabırlı davranmama durumu, sabırsız olma durumu.
* sabır göstermeyerek
* Yerinden oynamayan, yer değiştirmeyen, durağan.
* Gerçekliği tespit edilmiş, kanıtlanmış olan.
* Değişmeyen, hep aynı kalan, önceden ayarlanmış.
* Saplantı.