Büyük Türkçe Sözlük
* Sır saklamaz, sır tutmaz.
* çevresindekilerden habersiz, alık, şaşkın.
* Birbirini tutmayan sözler söyleyen, yerli yersiz çok konuşan, boşboğaz.
* Kara haber vermekten hoşlanan, şom ağızlı.
* Bir yerde konuşulanı veya yapılanı duyup görmesi istenilmeyen (kimse).
* Sır tutan, sır saklayan (kimse).
* Dudakları beyaz (at).
* Sır saklayan.
* çok sevinmek.
* çok sevinçli, mutlu.
* bir konuyu çok söylemek sebebiyle, ondan bıkmak.
* içecek ihtiyacı duymak.
* felâket dileğinde bulunanlara karşı kullanılan bir ilenme.
* bir şeyler yemek.
* konuşmak.
* Sır vermeyen, ketum.
* Sövmeyi huy edinmiş olan.
* Bkz. ağzı pek.
* imrenmek.
* çok genç ve toy olmak.
* çok sıcak veya çok acı şeyleri kolaylıkla içebilen veya yiyebilenler için şaka yollu söylenir.
* herkesin dedikodu yapmasının önüne geçilemeyeceğini anlatır.
* pek sessiz, kendi hâlinde.
* konuşmayan, derdini anlatamayan.
* söylemeye, açıklamaya gönlü elvermemek.