Büyük Türkçe Sözlük
* zorlamak.
* herhangi bir şeyi yapmak zorunda bulunmak.
* zorlamak, yükümlü saymak, mecbur etmek.
* Kendi isteğinin dışında, zorla, kaçınılmaz, zorunlu olarak.
* Kaçınılmaz, zorunlu.
* Yükümlü, zorunlu olma durumu.
* Parasız olarak, bedava.
* Parasız olarak, bedava.
* Kitap.
* Fıkıh hükümleriyle bu konudaki türlü içtihadı bir araya getiren, Tanzimattan sonra hazırlanmış olan, yasa yerine kullanılan eser.
* Bilinmeyen, bilinmedik.
* Edilgen (fiil).
* Bilinmeyen, anlaşılmayan şeyler, meçhuller.
* Uranyum ve kalsiyum hidratlı doğal sülfatı.
* Osmanlı Devletinde 1840 yılında basılmış, 20 kuruşdeğerinde olan gümüş sikke.
* Bir konuyu konuşmak veya görüşmek için yapılan toplantı ve bu toplantının yapıldığı yer, şura.
* Bir konuyu konuşmak veya görüşmek için bir...
* Belli bir konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinde bilgi edinmek için yapılan inceleme.
* birkaç kişi konuşmak veya eğlenmek için toplanmak.
* Güzel konuşan, kendini toplantılarda konuşmasıyla sevdiren (kişi).
* Tutkun.
* Bir araya getirilmiş, toplanmış, bütün, hep.
* Toplam.
* Dergi.