Büyük Türkçe Sözlük
* ağza alınmayacak kadar tuzlu.
* çok ince.
* şaşırarak ses çıkarmayacak duruma gelmek.
* ortada kalmak, destek bulamamak.
* Sığırlarda, ağız ve tırnaklar arasında kabarcıklar görünmesiyle, yüksek ateşle beliren, genellikle arıza bırakan bulaşıcı hastalık.
* Üst üste öpmeyi belirtmek için kullanılır.
* Kızıldeniz'den çıkarılan, beyaza çalan renkte, pek çok dalı olan mercan türü.
* bir olaya kızıp ateş püskürmek.
* Gidilen yol üzerinde olmayan, sapılarak varılan.
* içinden çıkılması güç bir duruma düşmek.
* Birden bire, aniden.
* Şap diye ses çıkarak.
* Sapaklığı olan.
* Bir ana yoldan ayrılan yolun başlangıç noktası.
* Akarsuyun kollara ayrıldığı yer.
* Belli bir ölçüye, belli kurala uymama durumu.
* Hastalık niteliğinde olmamakla birlikte, normalden belirgin durumda sapma gösterme durumu, anomali.
* İki ucu ip, ortası örme veya meşin olan bir taşatma aracı.
* Genellikle çocukların kuşvurmak için kullandıkları, iki ucuna lâstik ve lâstiklerin...
* Eskiden kökü hekimlikte kullanılmış olan, zambakgillerden, yeşilimsi çiçekli, dikenli ve tırmanıcı, çok yıllık bir bitki (Smilax).
* Gemi bordasındaki top çıkarılan dört köşe boşluk ve açıklık.
* Bir batarya topun birden ateşetmesi, alabanda ateşi.
* Azar, tersleme.
* azarlamak, terslemek.
* azarlanmak, terslenmek.
* Çok sağlam, her yanı sağlam.
* Şap yapan veya satan kimse.