Büyük Türkçe Sözlük
* Deniz altında bulunan.
* Deniz altında yapılan.
* Dalgalara karşı açık.
* Büyük elçiliklerde görev yapan deniz kuvvetlerine bağlı askerî üst düzey görevlisi.
* Denizlerde yaşayan bir tür vahşî hayvan.
* Denizin dibini açık ve seçik görebilmek için özel olarak yapılmış cam, alet.
* Çöken bir kara parçasına deniz sularının dolması.
* Deniz bilimi ile uğraşan kimse.
* Ana deniz bilimi, oşinografi.
* denizde birden fırtına çıkmak.
* Kutuplara yakın yerlerde soğuk havanın etkisiyle denizlerin üstünde oluşan buz.
* denizde fırtına olmak.
* Kıyı bölgelerinde yaşayan bir tür çulluk.
* Deprem merkezi denizin dibinde odaklaşan bir tür yer sarsıntısı.
* denizdeki fırtına geçmek.
* Kıyıların tehlikeli yerlerinde, bazı kaya ve adacıkların üzerinde geceleri deniz taşıtlarına yol gösteren, tepesinde güçlü bir ışık kaynağı olan...
* Gaz boru hattının denize girmesi durumunda, kıyı şeridinden belli bir derinlikteki kesimden öteye hattın deniz altında kalan kısmı.
* Plâj.
* Denizlerin oluşum ve konumlarını değişik renk ve çizgilerle gösteren harita.
* Devletler hukukunda denizin türlü bölümlerinin durumunu düzenleyen ve devletlerin bu bölümler üzerindeki yetkilerini belirten antlaşma, gelenek...
* Denizlerde, adalarda, yüksek enlemlerde görülen ve sıcaklık oynamaları az olan iklim.
* Denizde yaşayan, ayakları yüzgeç biçimindeki bütün kaplumbağalara verilen ad.