Büyük Türkçe Sözlük
* Kanın hücrelerarası sıvı maddesi.
* İçi kırmızı bir portakal türü.
* Her yanın kana bulanmış.
* Kanın çökmesinden sonra üstünde kalan sıvı kısmı.
* Hematit.
* Çok terli, yorgun ve perişan bir durumda (kalmak).
* Kan görünce bayılmak.
* (Adam öldüren kimse) Şok geçirmek.
* Kıl, mide içeriği, idrar ve benzeri yabancı maddeden arıtılmış, taze hayvan kanından normal işlemle elde edilmiş, genellikle koyu, siyaha benzer...
* (Hastaya, yaralıya) Kan aktarmak.
* Kan nakli için kan aldırmak.
* Bir organda aşırı kan birikmek.
* Geminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan işaretler.
* Kan içinde bırakmak.
* Birinin öldürülmesinden sonra, öldürenin öldürülerek ceza verilmesi.
* Kanıncaya kadar, doya doya, içine çeke çeke.
* Öldürme hırsı duymak.
* Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum.
* Kanma, inanma.
* Kanış, kanı, inanç, düşünce.
* Yetinmek.
* Kanmak, aklı yatmak, inanmak.
* Azla yetinen, elindeki ile yetinen, kanık, kanaatli, yetingen.
* Azla yetinme durumu, kanıklık, yetingenlik.