Büyük Türkçe Sözlük
* Örgütlenmiş olmayan, teşkilâtsız.
* Herhangi bir örgütlenmenin bulunmaması durumu.
* Soy sop.
* Köken, başlangıç, kaynak.
* Özgün.
* Alışagelenden daha değişik, şaşırtıcı nitelikte olan.
* Fabrikasınca yapılmış olan, taklit olmayan (araç ve gereç).
* Otantik.
* Özgünlük.
* Alışılagelenden değişik, şaşırtıcı nitelikte olma durumu.
* Orijinal olma durumu, özgünlük.
* Hayvanları çayıra bağlamaya yarayan kalın ip, örük.
* Yaylı ve üflemeli çalgılar topluluğu.
* Eski Yunan tiyatrolarında, sahne ve seyirciler arasındaki çember biçiminde koro yeri.
* Bazı...
* Orkestrada görevli kimse.
* Bir çalgı topluluğu için yazılmış parçanın notalarını, çalgıların tını farklarını göz önünde tutarak, bu topluluğu oluşturan çalgılar arasında...
* Orkestrası olan.
* Orkestrası olmayan.
* Salepgillerden, çiçeklerinin güzelliği dolayısıyla camlıklarda yetiştirilen birtakım bitki türlerinin ortak adı.
* Uskumrugillerden, boyu 2,5 m kadar olabilen, eti yenir bir balık, ton (Thunnus).
* Er bezlerinin iltihaplanıp şişmesi.
* Örklemek işi veya durumu.
* Hayvanları otlamaları için uzun bir iple çayıra bağlamak, örüklemek.
* Yapay dokuma ipliği.
* Bu iplikle dokunmuş kumaş.
* Ağaçlarla örtülü genişalan, bu ağaçların bütünü.
* Orman içerisindeki açıklıklarda veya orman ağaçlarının altında yetişen tabiî çayır.