Büyük Türkçe Sözlük
* Alabildiğine, çok.
* uzun sürmek, sürüp gitmek.
* bol bol ortaya dökülüp harcanmak.
* Girmek işi.
* Dışarıdan içeriye geçmek.
* Sığmak.
* Yer almak, katılmak, iltihak etmek.
* (ordu) Almak, fethetmek.
* İncelemek, ayrıntılara inmek.
* Girişmek...
* Bir yere girmek için verilen para, giriş ücreti.
* işi çabucak bitirip çıkmak.
* Klârnet.
* Klarnetçi.
* Sert veya kalın bir şey kesilirken çıkan ses.
* Gırt sesi çıkararak.
* birine bir şey yaptırmak için dayatmak veya inat etmek.
* çok yiyip içen.
* çok fazla, bol bol.
* peşini bırakmamak, musallat olmak.
* herhangi bir amaç için yiyeceğinden kısıntı yapmak, boğazından kesmek, tasarruf etmek.
* Soluk borusunun üst bölümü, imik, hançere.
* Yiyip içme.
* Ses rengi, yapısı.
* kıyasıya dövüşmek.
* Akciğerlerden gelen havanın gırtlaktaki yarı kapalı engellere çarpıp gevşemesi ile olu şan sert ünsüz.
* Gırtlaklamak işi.
* Birinin gırtlağını sıkmak.