Büyük Türkçe Sözlük
* Cami ve minarelerin kandillerini yakan kimse.
* Kandil yapan veya satan kimse.
* Hayat sona ermek, ölmek.
* Yelkenleri yerlerine çekmekte kullanılan halatların genel adı.
* Kandilleşmek işi.
* Birbirinin kandil gününü kutlamak.
* Kandili olan.
* Çok sarhoş.
* İşitilmedik, çok ağır bir sövgü.
* El etek öperek, yerlere kadar eğilerek verilen selâm.
* Eli eğilip yere kadar uzatarak ve başa götürerek verilen selâm.
* Kandillerin konulduğu yer.
* Kandil günü ile ilgili.
* Mine çiçeğigillerden, ıtırlı bir süs bitkisi (Lipia citriodora).
* Buğdaygillerden, çok yıllık, sürünücü, otsu bir bitki (Calamagrostis).
* İnandırıcı.
* Aldatıcı.
* İçme isteğini giderici.
* kandırıcı olma durumu.
* Kandırılmak işi veya biçimi.
* Kandırılmak işi.
* Kandırmak işi yapılmak.
* Kandırmak işi veya biçimi.
* Kandırmak işi.
* Aldatmak.
* İçme, yeme isteğini karşılamak.
* Birkaç kişinin oturabileceği genişlikte koltuk.
* Genellikle çay ve kokteyller için hazırlanan, peynir, sucuk, salam gibi şeylerle süslenen çok...