Büyük Türkçe Sözlük
* Nakış olma durumu veya değeri.
* Nakışı olmayan.
* Para, akçe.
* Birikmiş, kullanılmaya hazır para, efektif.
* Bozma, çözme, kırma.
* Mehterhanede yer alan, biribirine bağlıiki yarımküre benzeri ve iki değnekle vurularak çalınan bir tür küçük kös.
* Mehtar takımına ve bunun bulunduğu yere verilen ad.
* Yapıların duvar ve tavanlarına süslemeler yapan usta, bezekçi.
* Nakışçı.
* Nakkaş olma durumu.
* Nakkaşın işi.
* Nakledilmek işi.
* Nakletmek işi yapılmak veya nakletmek işine konu olmak.
* Nakil yoluyla, aktarılarak.
* Bazı olay veya gösterilerin olduğu sırada radyo veya televizyonda yerinden aktarılması, duyurulması, gösterilmesi, anlatılması, canlı yayın.
* Nakletmek işi.
* Nakil işini yapmak, bir yerden başka bir yere geçirmek, iletmek.
* Anlatmak, aktarmak.
* Naklettirmek işi.
* Nakil işini yaptırmak, nakledilmesini sağlamak.
* Taşıma ile ilgili olan.
* Nakle dayanan, anlatılan, söylenen (gerçek).
* Nakille ilgili.
* Belirsiz geçmiş.
* Taşıma işleri, taşımacılık.