Büyük Türkçe Sözlük
* Baskıcının işi.
* yağmur yağdıktan sonra toprağın üst kısmı sertleşerek tohumlar fidelenip toprak üstüne çıkmak.
* Baskısı olan.
* Bir masadaki kâğıtların uçmaması için üzerlerine konulan özel biçimdeki ağırlık.
* Piskoposluk makamı olan büyük kilise, katedral.
* Suç işlediği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girme.
* Kısa süreli, beklenmedik saldırı.
* (sertlik, zorluk bakımından) Üstün.
* düşmanı gafil avlayıp saldıran taraf savaşı kazanır.
* (karşılaştırma konusu olan kimseyi) geçmek, üstünlüğünü göstermek.
* anî ve habersiz girmek, saldırıda bulunmak.
* suç işlendiği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girmek.
* düşmana ansızın saldırmak.
* ansızın konuk gelmek.
* düşmanın beklenmedik bir saldırısıyla karşılaşmak.
* bir yerde suç üstü yakalanmak.
* beklenmedik bir zamanda konuklar gelmek.
* Baskın yapan kimse.
* Bir eserin veya bir oyunun en önemli kişisi, başkahraman.
* Hak ve özgürlükleri kısıtlanmamış.
* Disiplinsiz.
* Terbiyesiz, ahlâksız.
* serbest bir eğitimle yetişmek.
* Kalın sesli klârnet.
* Savaşta bir devletin bütün kara, deniz ve hava kuvvetlerine komuta eden en büyük komutan, başkumandan, serdar.
* Başkomutanın görevi.
* Başkomutanın makamı.
* Asalağın en iyi geliştiği, dolayısıyla en çok yararlandığı ve yaşamaktan hoşlandığı konakçı.
* En yüksek derecedeki konsolos.