Büyük Türkçe Sözlük
* Kemancı.
* Beceriksiz.
* Giyilmek işi veya biçimi.
* Giyilmek işi.
* Giymek işi yapılmak.
* Giymek işi.
* Giyme biçimi.
* Giyilen şeylerin tümü, giysi, giyecek.
* Her türlü giysi satan dükkân veya mağaza, konfeksiyon mağazası.
* Üst baş.
* temiz ve özenli giyinmiş.
* Giyinmiş, giyinik.
* Temiz ve özenle giyinmiş (kimse).
* Giyinmiş olan.
* özenle giyinmek.
* Giyinmek işi veya biçimi.
* Giyinmek işi.
* Kendi üzerine giymek.
* (giysiyi) Belli bir yerden almak veya belli bir yerde diktirmek.
* (ağır bir söze veya davranışa) Sesini çıkarmadan...
* Giymek işi veya biçimi.
* Giysi.
* Giymek işi.
* Örtünüp korunmak için bir şeyi vücuduna geçirmek.
* Ağır söz veya hakareti, küçültücü davranışı ses çıkarmadan dinlemek.
* Fransa'da ölüm cezasına çarptırılanların başını kesmek için kullanılan araç.