Büyük Türkçe Sözlük
* Her türlü giyim eşyası, giyecek, elbise, libas, çamaşır.
* Sır.
* Yelken gemilerinde mizana direği denilen kıç direkte eğik duran bayrak sereni.
* Aklın erişemediği, açıklanmayan veya çözülemeyen şey, sır.
* Gizemcilik düşünceleri taşıyan (kimse), mistik.
* Aklın yetmediği alanlarda ve özellikle Tanrı kavramında, gerçeğe gönül yoluyla veya bir irade zorlayışıyla ulaşılabileceğini kabul eden felsefe...
* Gizem niteliğinde olan veya içinde gizem bulunan, esrarengiz.
* Gizemle ilgili, gizeme ilişkin, mistik.
* Gizli kalmış, henüz varlığı ortaya çıkmamış olan, potansiyel.
* Henüz yapılmış değil de güç olarak var olan, gerçekleşmeyen ama gerçekleşebilecek olan, imkân durumunda olan, saklı olan güç, potansiyel.
* Bir...
* Gizlemek işi.
* Saklamak, görünmeyecek, belli olmayacak bir yere veya bir duruma koymak.
* Bilerek ve isteyerek bir olguyu haber vermemek.
* Gizlenilmek işi.
* Gizlenmek işi yapılmak, saklanmak.
* Gizli tutulmak.
* Gizlenmek işi veya biçimi.
* Gizlenmek işi veya durumu.
* Kendi kendini gizlemek, saklanmak.
* Gizlenilmek, gizli tutulmak.
* Saklanmış.
* Gizlemek işi veya biçimi.
* Görünmez, belli olmaz bir durumda olan.
* Başkalarından saklanan, duyurulmayan, saklı kalan, mahrem, mestur.
* Niteliği anlaşılmayan...
* İlgililerden başkasının katılmasına ve dinlemesine izin verilmeyen duruşma.