Büyük Türkçe Sözlük
* Birinin ölümüne yol açarak sevinmek.
* Birini küçük düşürmek, birine zarar vermek.
* Birini öldürmek veya öldürtmek.
* (Bir kızın) Kızlığını bozmak.
* Belâsını aramak.
* İnsafsızca sömürmek.
* Sıkıntısını belli etmemek.
* Heyecanlandırmak, coşturmak.
* Canından bezdirmek.
* Birini öldüreni ölümle cezalandırmamak.
* Kanırmak işi.
* (Bir şeyi) Eğip zorlayarak yerinden çıkarmak veya çıkarmaya çalışmak.
* Kanırtmak işi.
* Bir şeyi kanırmak için kullanılan değnek veya araç, bir tür kaldıraç.
* Büküp zorlayarak yerinden oynatmak.
* Kanı, kanaat.
* Aldanış, kanma.
* Uzun, kıvırcık tüylü bir cins köpek.
* Kansızlığa uğramak.
* Kötülük, kötülük yapılarak düzeltilmez, ancak iyilik yapılarak ortadan kaldırılır.
* İnancında olmak, kanaatinde olmak.
* Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanı verici belge, delil.
* Sonuçlayıcı bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil.
* Kanı verici öğe...
* Kanıtlamak işi.