Büyük Türkçe Sözlük
* Koyun, keçi, sığır gibi kesilecek hayvanların ticaretini yapan kimse.
* Topkapı, Galata, İbrahim Paşa ve Edirne saraylarına alınıp türlü devlet...
* Koyun, keçi, sığır gibi kesilecek hayvanların ticaretini yapma işi.
* Alna bağlanan yazma yemeni.
* Açık, aşikâr.
* Parlak, cilâlı.
* (Arap harfleriyle) Uzaktan okunacak biçimde istif edilmiş iri sülüs levha yazısı.
* çeliği hızla soğutarak özel bir şekilde daha çok sertleşmesini sağlamak.
* Su verilerek çok sert ve esnek bir duruma getirilebilen, birleşiminde az miktarda karbon bulunan demir ve karbon alaşımı, pulat.
* Çelikten...
* Hafif piyade silâhlarının, havan ve top mermi parçalarının etkilerine karşı başı korumak için giyilen özel başlık.
* Balya, eşya, yük vb. sarılıp ambalâjlanmasında kullanılan dar, çelik şerit.
* Çocukların, çomakla çeliğe vurarak oynadıkları oyun.
* zayıf, fakat güçlü (vücut).
* Çelikten yapılan, asma köprü ayaklarını birbirine bağlayan, tral ağını denizde çekmeye yarayan halat.
* Her türlü metal, tahta ve taşları kesme, oyma ve yontma işlerinde çekiçle vurarak kullanılan, çelikten yapılmış, keskin uçlu alet.
* Ana çevresi çelikten, yüzeyi ahşaptan yapılan dış kapı.
* Kıymetli eşyayı ve parayı muhafaza etmek için çelikten yapılan kasa.
* Yağ, vernik, dolgu ve renk gereçlerinden hazırlanan boya astarı.
* Üzerinde ölçü birimleri işaretlenmiş küçük bir kutuya girebilen, ince çelik metalden yapılmış ölçme aracı.
* Verniklenmiş yüzeyleri düzeltmeye veya matlaştırmaya yarayan uzun ve keskin kenarlı çelik tel tomarı.
* Özel alaşım ve maddelerle kurşun geçirmeyecek biçimde yapılmış üst giysisi.
* Çelik elde edilen fabrika.