Büyük Türkçe Sözlük
* Destana ilişkin, destana özgü, destanla ilgili, destansı (eser).
* Önertilerinin biri veya her ikisi kanıtıyla birlikte ileri sürülen tasım.
* Bkz. Epikurosçu.
* Bkz. Epikurosçuluk.
* Epikuros'un kurduğu felsefe akımını benimseyen, Epikurosçuluk yanlısı olan kimse.
* Epikuros'un düşüncelerinin yaşama ilkesi yapılması, hazlara, sevinçlere yönelik bir hayatın hedef edinilmesini ileri süren öğreti.
* Bir eserin sonuç bölümü.
* Bkz. bilgi kuramı.
* Bkz. epitelyum.
* Tek veya çok hücreden oluşan, vücudun bütün dış ve iç yüzeylerini kaplayan doku.
* Bir roman veya hikayede ikinci derecede bir olay.
* Değişik anlatı türü, masal, efsane, bilmece vb. bir metnin, bir eserin aslından az çok...
* Destan.
* Eprimek işi.
* Bozulmak, ekşiyip çürümek.
* (yemiş) Dura dura olgunlaşmak, yumuşamak.
* Erimek.
* Yunan alfabesinin beşinci harfi (e).
* Erbiyum'un kısaltması.
* Erkek.
* Kahraman, yiğit.
* Asker, nefer.
* İşini iyi bilen, yetenekli.
* Koca.
* Erken.
* Erkeklik hormonunu oluşturan erkek cinsiyet bezi, husye, haya, testis.
* Hem erkek hem dişi gametleri bulunan (birey), erselik, hünsa.
* Çiçekliğinde hem erkek hem dişi çiçeği bulunan (bitki).
* Er dişi olma durumu, erseliklik.
* Sahur yemeği.