Büyük Türkçe Sözlük
* Kanserleştirici.
* Kanser bilimi.
* Kanı olmayan.
* Kan dökmeden yapılan.
* Kanı az olan, çok kan kaybetmiş olan, anemik.
* Duygusuz ve korkak.
* Kanama olmayacak derecede kan dolaşımı dondurularak gerçekleştirilen ameliyat.
* Kanı az olan, zayıf, bitkin.
* Kansızlaşmak işi.
* Kanı azalmak, kansız kalmak.
* Kanda alyuvar sayısının ve hemoglobin miktarının azalmasından ileri gelen bir hastalık durumu, anemi.
* Duygusuzluk, korkaklık.
* Soysuzluk.
* Şeker ve limonla içilen sıcak su.
* Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç.
* Tartılacak kütle...
* Çarşı ve pazarlarda tartı araçlarını denetleyen görevli.
* Su kabağı.
* Üzerinde kantar topunun bulunduğu ve hareket ettiği demir çubuk.
* kantarda bir ağırlık tartılırken, dengeyi sağlayan kantar kolu üzerinde hareket ettirilebilen metal küre.
* (Bir şeyi) tartmak.
* Birini sınama.
* Kantar yapıp satan kimse.
* Çarşıya, pazara getirilen şeyleri tartıp vergisini toplayan görevli.
* Kantarcının yaptığı iş.
* Gözü açık, aldatılmaz.
* Ölçüyü kaçırıp aşırı davranmak.
* Çarşıya, pazara getirilen şeylerden alınan tartı vergisi.