Büyük Türkçe Sözlük
* Ortaklaştırmak işi veya durumu.
* Ortak duruma getirmek, kolektifleştirmek
* Ortak olma durumu, iştirak, müşareket.
* İki veya daha çok kimsenin işyaparak kazanç elde etmek için birleşmeleri, şirket, kumpanya.
* ortak olma durumuna gelmek.
* şirket, kumpanya açmak veya çalıştırmak.
* Anonim şirketlerde veya kooperatiflerde her ortağın üyelik haklarını gösteren ada yazılı senet.
* Ortak ticarî kuruluşların oluşumunda ortaklık şartlarını içeren belge.
* Ortak yaşama durumunda bulunan (canlı).
* Ortakyaşar olma durumu.
* Ortalamak işi.
* İki veya ikiden artık nicelik toplamının, bu niceliklerin sayısına bölünmesinden çıkan (sayı), vasatî.
* Orta yerinden.
* İki...
* Ortasını bulmak, ortasına varmak.
* Topla oynanan bazı oyunlarda, oyuncu topu alanın ortasına doğru atmak.
* Ortalayarak.
* Defterde, bir araya getirilmiş belli sayıda yaprakların oluşturduğu bölümlerden olan.
* kargaşa çıkarmak.
* herkesi heyecana sürüklemek.
* çok kızarak çevresindekilere bağırıp çağırmak.
* kaplamak.
* kaplamak.
* Bulunulan yer, çevre.
* İçinde bulunulan, yaşanılan ev, oda gibi yer.
* Herkes.
* Yeryüzünün görünen bölümü, çevre, etraf.
* sabah olmaya başlamak.
* toplum içindeki karışıklık yok olmak, tedirginlik kalmamak.