Büyük Türkçe Sözlük
* Birbirine ters olma, birbirini tutmama.
* Önerme, yargı, kavram ve terimlerin birbirini tutmama durumu.
* (düşünce ve davranış) Birbirini tutmamak, birbirlerine ters düşmek, mütenakız olmak.
* Çelişik, çelişkili.
* Çelişiği olmayan, çelişkisiz.
* İçinde çelişme yaratmayan kuram.
* Çelişik önermeleri özünde bulundurmayan ve yasaklayan kuram.
* Ölüm cezasına çarptırılanları öldürmekle görevli olan kimse.
* Acımasız, katı yürekli, kolaylıkla suç işleyen, zalim.
* acımasız.
* Cellâdın görevi.
* Katı yüreklilik, zalimlik.
* Viyolonselin kısaltılmış adı.
* Çelmek işi.
* Birini yere düşürmek için ayağının önüne ayak uzatmak.
* Arkadan hafifçe bağlanan başörtüsü.
* çelme ile yıkmaya çalışmak.
* bir işi veya bir kimseyi baltalamak, gelişmesini engellemek.
* Aklını karıştıracak biçimde.
* Düşürmek.
* Yolundan çevirmek, engel olmak, engellemek.
* (örtü vb. bir şey) Örtünüp iki ucunu bağlamak.
* Bir şeyin kenarını verev veya çapraz...
* Çelmelemek işi.
* Çelme takmak.
* Çelmelenmek işi.
* Çelme takılmak.
* (bir iş veya kimse) Engellenmek, baltalanmak.
* Çelmelemek işi veya biçimi.
* Buğday ve başakla karışık iri saman.