Büyük Türkçe Sözlük
* Bakir.
* Bakirlik.
* sataşkan, edepsiz (kimse).
* Erdirmek işi.
* Ermesini sağlamak, ermesine yol açmak.
* (kadın, kız) evlenmek.
* (kız) evlendirmek.
* Gerçekleştirmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, amaç, gaye, maksat, hedef.
* Evreni ereklerle araçlar arasında bir ilişkiler dizgesi olarak gören öğreti, teleoloji.
* Yalnızca insan hareketlerinin değil, tarih ve tabiat...
* Her şeyin bir erekle belirlendiği, bir ereğe yöneldiğini, her şeyin bir ereklik yasasına göre olup bittiğini benimseyen görüş, finalizm.
* Bir erekle belirlenmiş olma veya bir ereğe yönelmiş olma durumu.
* Erek niteliğinde olan.
* Temelde bulunan erek veya varılmak istenen ereğe götüren sebep.
* Benliğinden sıyrılmış, öz varlığından geçmiş, kendini Tanrı'ya adamış, ermiş, evliya, veli.
* "Erenler" biçimi eskiden dervişler arasında bir...
* Jüpiter, Müşteri.
* cana yakın kişilerin bazı yersiz davranışları, bilerek yapılmadığı için hoş karşılanmalıdır anlamında kullanılır.
* C. G. S. sisteminde, uygulama noktasını, kuvvet yönünde 1 cm hareket ettiren 1 dinlik kuvvetin yaptığı işe eşit olan iş birimi: Bir kilogram...
* Org.
* Ergenlik çağında olan.
* Henüz evlenmemiş, bekar.
* evlenecek çağa girmek.