Büyük Türkçe Sözlük
* Yürürken dayanmaya yarayan ağaç veya metalden yapılan araç.
* Geminin baş tarafındaki yatık direğin (cıvadranın) dışarıya doğru uzanan parçası.
* İnce, uzun ekmek.
* dimdik duran veya yürüyen (kimse).
* Baston yapan veya satan kimse.
* Baston yapma veya satma işi.
* Bastonu olan.
* Bastonu olmayan.
* Ölümden sonra dirilme.
* Bir yerin düşeyinin gök küreyi kestiği nokta.
* Sık sık yararlanılan, ana bilgileri veren, değerini hiç yitirmeyen eser.
* Yeryüzündeki bir gözlem noktasından geçen düşey doğrultusunun gökyüzünü deldiği iki noktadan, ufkun üstünde olanı, semtürreis.
* Gökyüzünde verilen bir nokta veya yıldızın başucu noktasından açısal uzaklığı.
* Sömürge imparatorluklarında sömürgelere egemen olan ülke.
* Kalın bağırsağın alt bölümünde ve anüste toplardamarların genişlemesiyle oluşan varis, hemoroit.
* Anüste genişleyip meme gibi uzamış damar yığını.
* Düğün çiçeğigillerden, nemli ormanlarda biten, köklerinde basur memelerine iyi gelen bir madde bulunan, sarı çiçek açan küçük bir bitki...
* Basuru olan, hemoroitli.
* Geminin ön bölümünde çapanın bulunduğu yer.
* En yüksek düzeyde bulunan uzman.
* Başuzman olma durumu.
* Başuzmanın görevi.