Büyük Türkçe Sözlük
* Sarkaçla ilgili, hareketi sarkaç hareketine benzeyen.
* Aşağı doğru uzanan, sarkan şey.
* sataşmak, takılmak, musallat olmak.
* Sataşma ve daha çok kadınlara sataşma, lâf atma, rahatsız etme, huzur bozma, tasallut.
* sataşmak, lâf atmak.
* Sarkmak işi veya biçimi.
* Mağaraların tavanında oluşan, genel olarak koni biçiminde kalker birikintisi, damlataş, istalâktit.
* Sarkıtmak işi.
* Sarkıt biçimi süs.
* Bir şeyin sarkmasını sağlamak.
* Asmak, dar ağacına çekmek.
* Doğu bilimi, oryantalizm.
* Doğu bilimci, doğu bilimi uzmanı, müsteşrik, oryantalist.
* Doğu bilimleriyle uğraşma.
* Doğulu, garplıkarşıtı.
* Doğulu olma durumu, doğululuk.
* Sarkmak işi.
* Aşağıya doğru uzanmak.
* Yolunu uzatmak, uğramak.
* Kötücül bağdokusu uru.
* Salam, sosis, sucuk, pastırma gibi hazır yiyeceklerin satıldığı dükkân.
* Şarlamak işi veya durumu.
* Şarıldamak.
* Bağırıp çağırmak, hakaret etmek.