Büyük Türkçe Sözlük
* Küçük bir akarsuyun, çok yüksek olmayan bir yerden dökülüp aktığı yer, küçük şelâle.
* Yerden ses çıkararak, gürültüyle kaynayarak çıkan genellikle sıcak su, kaynak.
* Çağlamak işi veya biçimi.
* Dokumacılıkta, çözgü makinesinde çözgü ipliği bobinlerinin desen ve renk sırasına göre yerleştirildiği sehpa.
* Çağmak işi.
* (güneş ışığı) Vurmak.
* Döl kesesini dolduran ve dölütü içinde bulunduran sıvı, amnios suyu.
* Birinin bir yere gelmesini isteme, davet.
* Çağrı cihazı.
* Telefon sistemi ve ağı düzeninde belli bir numara verilerek taşıyanına kolayca ulaşılmasını veya ona haber bırakılmasını sağlayan alet.
* Çağrı cihazının numarası.
* Çağırmak işini yapan, çağırmak için giden kimse, davetçi.
* Bazı yerlere girmek isteyenleri sırası gelince çağıran kimse, mübaşir.
* Çağrıcının görevi.
* Bir toplantıya, bir yere veya birinin yanına çağrılmış kimse, davetli.
* Davet için yazılan kâğıt, davetiye, okuntu.
* Çağrılmak işi veya biçimi.
* Çağrılmak işi.
* Çağırmak işi yapılmak.
* Yüksek bir sesin yetişebileceği kadar uzaklık.
* Bir düşüncenin veya görüntünün, bir başkasını hatırlatması.
* Davranışlar, düşünceler ve kavramlar arasında yer ve zaman birliğinin etkisiyle...
* çağrıştırmak.