Büyük Türkçe Sözlük
* Kenarlarıkâgir, üstü kapak taşlarıyla örtülü mezar.
* Taş veya mermerden oyma mezar.
* Üstüne kıyma, kıyılmış soğan ve baharat konularak fırında pişirilen pide.
* Lâhmacun yapan ve satan kimse.
* Lâhmacuncunun işi veya mesleği.
* Hanigillerden, Akdeniz ve Ege'de yaşayan lezzetli bir balık, kaya hanisi.
* Lâhor'a ait.
* Lâhor'da yapılan her tür şal, Lahor şalı.
* Tanrıâlemi.
* Kutsal.
* İlâhî, Tanrısal.
* Zamanın bölünemeyecek kadar kısa bir parçası, an.
* Kısa bir an.
* Çarçabuk, bir anda, hemen, bekletmeden.
* Din işlerini devlet işlerine karıştırmayan, devlet işlerini dinden ayrı tutan.
* Lâikleşmek işi veya durumu.
* Lâik duruma gelmek.
* Lâikleştirmek işi.
* Dinle ilgili olmayan işleri dinî görüşlerin dışında tutmak.
* Lâik olma durumu, lâisizm.
* Devlet ile din işlerinin ayrılığı, devletin, din ve vicdan özgürlüğünün gerçekleşmesi bakımından yansız olması...
* Lânetlenmiş, mel'un.
* Lâiklik.