Büyük Türkçe Sözlük
* Taşıma işleri yapan (kimse), taşımacı.
* Nakliyatçı olma durumu.
* Nakliyatçının işi.
* Taşıma işi.
* Taşıma parası, taşımalık.
* Taşımacı.
* Taşımacılık.
* Nakşetmek işi.
* Süslemek, bezemek, nakış yapmak.
* Kalıcı ve etkili olmasını sağlamak.
* Nakşibendilîk tarikatından olan kimse.
* Şeyh Muhammed Bahaüddin Nakşibend'in kurduğu, gizli ibadete dayanan bir tarikat.
* Nakşibendîlik.
* Nakşolmak işi.
* Bir yerde belirli bir iz bırakmak, yer etmek.
* Nakşolunmak işi veya durumu.
* Nakşolmak işi yapılmak.
* Bozarak.
* yargıtay tarafından bozulan bir karar üzerine bozma sebeplerini de göz önünde tutarak davaya yeniden bakmak.
* bir yargı kararını, yargılama yöntemine ilişkin hükümler bakımından yerinde görmeyip bozarak, hükmü veren mahkemeye geri göndermek.
* Nakzetmek işi.
* Bozmak.
* Yargıtay, bir mahkemenin yargısını yerinde veya yolunda bulmayarak geri çevirmek.
* At, öküz gibi hizmet hayvanlarının tırnaklarına çakılan demir parçası.