Büyük Türkçe Sözlük
* Bir dairedeki yazmanların başı, başkâtip.
* Başyazman olma durumu, başkâtiplik.
* Başyazmanın görevi veya makamı.
* Geleneksel Türk mutfağında çorbadan sonra gelen en önemli yemek.
* Çift yıldızlarda büyük olan yıldız.
* Bir filmde veya tiyatro oyununda en üst düzeyde yönetmenlik yapan kimse, başrejisör.
* Başyönetmenin işi veya mesleği.
* Bir yer altı kuyusunun üst kısmına geçmeyi sağlayan geçit.
* Kurşun boruların ağzını açmakta kullanılan, şimşirden yapılmış, ucu sivri bir çeşit takoz.
* Güçlükle zorlukla.
* içinden çıkılması güç bir durumda olmak.
* Üzerine basınca çöken çamurlaşmış toprak.
* Hayır gelmez, yarar sağlamaz, batmış.
* Kötü durum, içinden çıkılmaz iş.
* Çullukgillerden, bataklıklarda yaşayan, rengi kahverengiye çalan siyah, 30 cm uzunluğunda bir çulluk türü (Gallinago gallinago).
* Borcunu ödememeyi alışkanlık hâline getirmiş olan (kimse).
* Eline geçen parayı batıran.
* Bataklıkları seven, bataklıklarda yaşayan (bitki, hayvan).
* Batakçı olma durumu.
* Gidenlerin dolandırıldığı veya kötü bir durumda bırakıldığı yer.
* İşlerin zamanında ve gereğince yapılmadığı yer.
* Bataklığı olan (yer).
* Çok derin olmayan sularla örtülü batak bölge.
* Uygunsuz ve kötü, ahlâk dışı durum.
* Bataklık ve sık bitki örtülü yerlerde yaşayan küçük ve ötücü kuş (Acrocephahus palustris).
* Baykuşgiller familyasından, sırt tüyleri pas rengi olan, bataklıklarda yaşayan bir kuş türü, ishak kuşu (Asio flammeus).