Büyük Türkçe Sözlük
* Bisiklet.
* Bir konuda öğretmenin öğrenciye sınıfta, belirli bir sürede verdiği bilgi.
* Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre.
* Öğrencinin öğrenmek zorunda...
* (bir konu üzerinde bir öğrenci) yetkili bir kimseden bilgi edinmek.
* bir olaydan tecrübe kazanmak, ibret almak.
* ders yapmak.
* Ders süresinin dışında.
* Bkz. ders almak.
* Ders süresinde.
* (bir olay), tecrübe kazandırmak, öğretici örnek olmak, ibret olmak.
* öğretmek, yetiştirmek.
* azarlamak, sert davranmak, sert bir karşılıkla yola getirmek.
* Bkz. öğretim yapmak.
* Öğrencilerin, bir öğretmenin gözetimi altında, anlatma, araştırma, küme çalışması gibi yollarla ve türlü eğitim araç ve gereçlerinden de...
* Dershane işleten kimse.
* Dershane işletmeciliği.
* Osmanlılar döneminde müderrislerin camilerde verdikleri ders.
* Osmanlılarda camilerde ders veren müderrislerin unvanı.
* Düzensiz, karmakarışık.
* Sınıf, dershane.
* Üzüntü.
* Hastalık, ağrı.
* Sorun, kaygı.
* Ur.
* derdini dökmek.
* Herkesin derdini, rahatlıkla, çekinmeden veya bir çözüm yolu bulabilir ümidiyle açıklayıp anlattığı kimse.
* önemsemeye, üzülmeye değmez!.