Büyük Türkçe Sözlük
* Sarsalamak işi.
* Sarsmak.
* Sarsma niteliği olan, sarsan.
* Sarsılmış.
* Sarsılarak.
* Sarsılmak işi veya biçimi.
* Sarsılmak işi.
* Etkilenme.
* Sarsmak işine konu olmak.
* Güçsüz durumda kalmak.
* Beklenmedik bir olaydan çok etkilenmek.
* Sarsmak işi.
* Gök cisimlerinin, genel çekim yasasına uygun olarak birbirine çekmesi sebebiyle herhangi bir gezegenin hareketinde görülen...
* Sarsılmak işi, birden sallanma.
* Titreme.
* Deprem.
* Deprem sırasındaki yer hareketlerinin her biri.
* Bir kurum veya kuruluşun dengesini...
* Sarsılan, sallanma.
* Güven verici olmayan, düzenli olmayan.
* Sarsıntısı olmayan, sarsılmayan.
* Güven içinde olan, belli bir düzeni olan.
* Sarsmak işi veya biçimi.
* Sarsmak işi.
* Birdenbire ve güçle kımıldatmak, sallamak, oynatmak, titretmek.
* Zarar verecek yolda etkilemek, aksatmak.
* Olması başka durumların gerçekleşmesini gerektiren şey, koşul.
* "şart olsun" diyerek yemin etmek.
* Bkz. şartlı birleşik zaman.
* önceden bir şarta bağlamak.
* gerekmek, kaçınılmaz bir durum almak.