Büyük Türkçe Sözlük
* üstlenmek.
* İç, içeri, öz.
* Gönül, yürek, ruh.
* İçle ilgili, içten.
* Bir tarikata girmiş, onun yasa ve törelerine bağlı kimse, alp eren.
* Alçak gönüllü ve her şeyi hoş gören kimse.
* Yoksulluğu, çilekeşliği...
* Derviş gibi, dervişe yakışan biçimde.
* Dervişe yakışır (biçimde), derviş gibi, hoşgörülü.
* insan, önem verip düşündüğü şeyi konuşmaktan kendini alamaz.
* Derviş olma durumu.
* Deniz.
* Bilgili kimse.
* Bir şeyin bol olduğu yer.
* çok bilgili.
* pek çok.
* Her şeyi hoş gören, çok sabırlı.
* Duvar taşlarının veya tuğlalarının harçla doldurulup üzerinden mala çekilerek düzeltilen aralığı.
* Boşalma.
* Rahatlama.
* akü, pil gücünü yitirmek.
* içini dökmek, boşalmak, rahatlamak.
* Bkz. Dekartçı.
* Bkz. Dekartçılık.
* Deşelemek işi.
* Güçlü bir biçimde deşmek, karıştırmak.
* Araştırmak.
* Tahta, çini, kumaş, kâğıt gibi yüzeylerin üzerinde varlıkları, nesneleri belirli çizgilerle gösterme, tasvir.
* Görsel bir etki yaratmak...
* Desen ile uğraşan kimse.