Büyük Türkçe Sözlük
* Kaparosu olmayan.
* Yolsuzca veya zorla elde edilen mal.
* Yolsuzca veya zorla birinin malını ele geçiren kimse.
* Kaparozcu olma durumu.
* Kaparozlamak işi.
* Yolsuzca veya zorla birinin malını ele geçirmek.
* Bir şeyi içine alma, sığdırma sınırı, kapsama gücü.
* Bir kondansatörün elektrik yığma sınırı, sığa.
* Anlama, kavrama yeteneği.
* Kapasitesi olan.
* Kapasitesi olmayan.
* Kapatılmak işi veya biçimi.
* Kapatılmak işi.
* Kapatmak işine konu olmak veya kapatmak işi yapılmak.
* Ortadan kaldırılmak, feshedilmek.
* Bir yerde tutulmak, hapsedilmek.
* Kapatmak işi veya biçimi.
* Kapatmak işi.
* Bir erkekle nikâhsız yaşayan kadın, kapama, metres.
* Yolsuz olarak değerinden aşağı elde edilmiş mal.
* Basketbolda, elinde top...
* Kapamak.
* Yolsuz olarak bir malı değerinden aşağı bir karşılıkla elde etmek.
* Bir kadınla nikâhsız yaşamak.
* Yayımını yasak etmek, yayımına...
* Kapattırmak işi.
* Kapatmak işini birine yaptırmak.
* Uzun saplı büyük kanca.
* Küçük kap.
* Kovan.
* Tahıl tanelerinde çanak.
* Meşe palamudu, ceviz gibi açılmayan, tek taneli kuru meyve.