Büyük Türkçe Sözlük
* Bir gölün artan sularını denize, başka bir göle veya ırmağa taşıyan akarsu, ayak.
* Göle akan çay.
* uygun durumda olmasına rağmen karşı takımın kalesine topu sokamamak.
* Suda yetişen ve meyvesi kestane gibi yenilen bitki (Trapa natans).
* top kaleye girmek.
* gereksiz olarak bir yerde su toplanmak, göllenmek.
* Futbol maçlarındaki en çok gollü sonuçları önceden kestirip para ödülü kazanmak temeline dayanan bir oyun.
* topu karşıtayım kalesine sokarak sayı kazanmak.
* topun, kendi kalesine girmesine engel olamamak.
* Avrupa ve Anadolu göllerinde yaşayan bir tür alabalık (Salmo lacus tris).
* Çok gol atan oyuncu.
* Küçük göl.
* Göllerde, göl kıyılarında yetişen veya yaşayan.
* Küçük su birikintisi, gölcük.
* Gölermek işi veya durumu.
* Göl durumuna gelmek.
* Hayvanın ipi ayağına ve boynuna dolaşarak kalkamayacak biçimde yere yıkılmak.
* Gölek.
* İçinde ham deri ıslatılan taş havuz.
* Ufak bir topu özel sopalarla çelerek, değişik engelleri aşarak, belli bir deliğe sokmak amacıyla geniş, çimenlerle kaplı bir alanda, açık havada...
* Paçaları büzgülü bacak bölümü daha geniş pantolon.
* Golf oynayan kimse.