Büyük Türkçe Sözlük
* Bir aletin veya aracın hareketli parçası.
* Yazı makinesinin kâğıt takılan, tuşlara vuruldukça ilerleyen bölümü.
* Bazı av uçaklarının kalkışını...
* Görkem, gösteriş, tantana.
* Parlaklık, parıltı.
* Görkemli, gösterişli.
* Parıltılı.
* Şaşakalmak işi.
* Çok şaşırmak, şaşkınlıktan ne yapacağını bilememek.
* Şaşalamak işi.
* Şaşkın bir duruma düşmek, şaşkınca davranmak, şaşırmak.
* Şaşalatmak işi veya durumu.
* Şaşalamasına sebep olmak.
* İçine mendil, gecelik gibi şeyleri koymaya yarayan, çeşitli büyüklükte, kumaştan koruncak.
* Küf ve çürük gibi kokan.
* Kokuşmuş.
* Fotoğrafçılıkta içine duyarlı bir cam veya kâğıt konulan, yassı, ışık geçirmez kutu.
* Yapı işlerinde sürme çerçeve.
* Otomobilin, üzerine...
* Birbirine paralel görme ekseni olmayan (göz veya kimse).
* Gözlerini çarpıtarak.
* dolaylı, dolambaçlı yollara başvuracağına gerçeği olduğu gibi söyle.
* (çoğunlukla yiyecek için) bozulmuş
* Sası gibi, sasıya benzeyen.
* Şaşılması gereken (şey).
* Şaşılaşmak işi.
* Şaşı duruma gelmek, şaşı olmak.
* Birbirine paralel görme ekseni bulunmama durumu.