Büyük Türkçe Sözlük
* Gölgeli duruma girmek.
* Gölge veren, gölgeleme işini yapan.
* Gölgelemek işi veya biçimi.
* Gölge altında olan.
* Nitelik ve ayrıntıları iyice bilinmeyen.
* Gölge ile hacim etkisinin verildiği resim.
* Gölge altında bulunan yer.
* Gölgesinde oturulan tente, çardak gibi herhangi bir şey.
* çok korkak olmak, bir sakınca söz konusu olmayan işlere girişmekten bile korkmak.
* birinin emri altına girmek.
* Gölgesi olmayan.
* daha önce elde edilen para, makam, ün vb. sığınarak zaman geçirmek veya bundan yararlanmak.
* Göllemek işi.
* Göl durumuna getirmek.
* Göllenmek işi.
* Akarsu, çukurlarda birikmek, gölcük olmak.
* Gölleşmek durumu.
* Göl hâline gelmek.
* Gölü olan yer.
* Gol olmaya elverişli, gol olabilecek.
* At, eşek, beygir, katır vb. yük taşıyan ve binilen hayvan.
* Alkolde eriyen hayvanî reçine.