Büyük Türkçe Sözlük
* Acıması olmayan, acımasız, katıyürekli, kalpsiz.
* merhamet etmemek.
* Merhamet etmeksizin, merhametsiz bir biçimde, acımadan.
* Acımasız olma durumu, acımasızlık, kalpsizlik.
* Deriye sürülerek kullanılan, içinde birçok etkili madde bulunan, yumuşak ve koyu kıvamda, yağlı veya yağsız ilâç.
* Çare.
* bir derde çare olmak.
* Krem kıvamında hazırlanmış olan.
* Açık saman rengi.
* Bu renkte olan.
* Merhemlemek işi.
* Merhem sürmek.
* Ölmüş bir Müslümandan söz edilirken "Tanrı'nın rahmetine kavuşmuş" anlamında kullanılır.
* Ölmüş Müslüman erkek.
* ölmek.
* Ölmüş Müslüman kadın.
* Ekvatoru dik olarak kestiği ve iki kutup noktasından geçerek dünyayı çevrelediği varsayılan daire.
* Meridyen düzleminin gök küresiyle ara kesiti.
* İki kutup arasındaki doğru ile o yerin çekül doğrultusunun belirttiği düzlem, öğlen, nısfınnehar.
* Güneş'e olan uzaklığı, Yer'in Güneş'e olan uzaklığından daha çok olan dışgezegenlerin ilki, Sakıt, Mars.
* Uzun, çok ince, beyaz ve bol tüylü yapağısından dokumacılıkta yararlanılan bir koyun cinsi (Ovis aries hispanica).
* Bu koyundan elde edilen...
* Bkz. merinos.
* Sürgen doku.
* Merkantilizm yanlısı olan kimse.