Büyük Türkçe Sözlük
* Akışkan duruma gelmek.
* Akışkan duruma getirme özelliği olan.
* Akışkan duruma getirme özelliği olma.
* Akışkanlaştırmak işi.
* Akışkanların niteliğini düzeltmek için yoğunlaşan akımı içinde parçacıkların asıltısını sağlayan yöntem.
* Akışkan duruma getirmek.
* Akışkan olma durumu.
* Kulağa hoş gelen veya kolayca söylenen seslerin özelliği.
* Akışma özelliği olan.
* Dış etkenlerin tesiriyle akışmazlığı değişmeyen, durağan.
* Akışmaz veya durağan maddenin durumu.
* Hukukî sonuç doğurmak amacı ile iki veya daha çok kimsenin veya kuruluşun karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları ile gerçekleşen işlem...
* Bir işi karşılıklı olarak kararlaştırıp üstlerine alan taraflardan her biri, sözleşme veya mukavele yapan.
* Ön sözleşme.
* Akıtmak işi.
* Hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke.
* Un, süt, yağ, yumurta, şeker veya...
* Akmasını sağlamak, akmasına yol açmak, dökmek.
* Alnında akıtması olan (hayvan).
* Vücudu beyaz, ağız, burun, göz etrafı, kulak ve ayaklarda siyah lekeler bulunabilen, kaba karışık yapağılı, Orta Anadolu ve Doğu Anadolu'nun...
* Düz kanatlılardan, sıcak veya ılıman ülkelerde yaşayan, bitkilere çok zarar veren bir böcek cinsi, termit (Termes).
* Ağız parçaları iyi gelişmiş, iri başlı, ısırıcı böcekler topluluğu, termitler.
* Söğütgillerden, yapraklarının altı beyaz olan bir kavak türü, akçakavak, Hollanda kavağı (Populus alba).